27/04/2012

Nokta


Evrenin içinde küçücük bir nokta olan bu dünyada siz de sadece lanet olası birer küçük noktasınız. Durum böyleyken, bu kibriniz, bu kavganız, bu havanız, bu kendinizi kasmanız nedir? Ne her işe yetişebiliyorsunuz, ne herkese yetebiliyorsunuz, ne de elinizdeki en küçük imkanı bile tamamen kontrol etmeye gücünüz yetiyor. Nasıl böylesine hızla geçtiğinin farkına varmadığınız bir hayatı yaşıyorsunuz. Gereğinden fazla anlam yüklemeyin, gereğinden fazla sorgulamayın, gereğinden fazla yargılamayın. Biraz dağınık kalsın, rahat olun.

Ali Osman.

15/04/2012

Bir Gün

Bir gün…
Ağlamak…

Ruhunu sarmış
İrili ufaklı yara izlerine
Her baktığında yeni bir ders çıkarmak
Eskidenki
O
Boş sevdalardan,
Boş çırpınışlardan,
Boş heveslerden,
Boşlukta kalışlardan,
Kayboluşlardan…

Bir gün…
Adamakıllı bir sevdaya düşmek
Heyecandan tir tir titremek…

Bazen bir tepeye çıkıp
Şehre doğru haykırmak,
Bazen de kaçamak köşelerde
Fısıldamak sevgiliye,
Sevdayı nefes nefese…

Cehennemlerce yanmak
Yokluğunda
Cenneti bulmak
Gözlerinde,
Kana kana hayat içmek
Dudaklarından…

İnciten ve yaralayan
Birsürü kelimeyi
Düşüncesizce
Söylemiş olsa da,
O bir çift kelimeyi
Yine hiç düşünmeden
En az bir defa söylemek..

Bir gün…
Kader, görevi gereği
Ayırırken sevenleri
Birbirlerine hala
Doyamamış olmak...

Ayrılığın acısını bilmek
Ve başka acıları kabullenebilmek;
Bilmek ah bilebilmek,
Bilmek, hala yanındayken,
Bilmek, değerini…







Ali Osman.

07/04/2012

Kaybetmek, Yenilmek Değildir

Kalbin sürekli kırılıyorsa, bu asla senin suçun değil. Ne diyordu 'Ye, Dua Et, Sev' de: "Kırık bir kalbinin olması, en azından denediğini gösterir." 


Sevgi kelimesini söylemesi kolaydır. Kimseyi korkutmazsın. "Severim, sevdik, severek.." Yedire yedire istediğin gibi söyleyebilirsin... Aşk ise darbeli bir matkaptır. En sert kalpleri bile delebilir. Nadiren de olsa...


Ama çoğu zaman, kalplere girmeye çalışırken matkabın ucu kırılıyor. Taş kalplere girmek, taşta aşkı yeşertmek zordur. Duman'ın şarkısında dediği gibi "Aklı başından atacaksın." Riski göze alacaksın yani... Geri dönüşü olmayan kırılma riskini... 

Bir daha kullanamayacağın bu matkap ucunu da "ömrüm boyunca boynumda bir madalya gibi gururla taşırım" diyorsan bu riske gir ve o kalbe girmeye çalış. 

Çok kırılacaksın, ama sonunda denediğine değecek. 




Ali Osman.

03/04/2012

Yüzleşme


"Alışkanlıkların zincirleri, önce duyulmayacak kadar hafif, sonra kırılamayacak kadar güçlü olurlar."
- Benjamin Disraeli

Hayatı daha yaşanabilir kılmak ve çocukluğumuzdan sonra kaybettiğimiz o iç huzurumuzu geri getirmek mümkün. Yeter ki alışkanlıklarımızı gözden geçirmeye karar verelim.

Duyduğumuz, okuduğumuz hemen hemen her şeye, o şeyin doğruluğunu araştırmadan inanıyoruz. Ona göre hareket ediyoruz. Çok fena gaza geliyoruz. Araştırmak, bilgi sahibi olmak çok zor geliyor...Günü kurtarmayı seçiyoruz...

Eleştirilmekten nefret ediyor, eleştirmeyi çok seviyoruz ama bir yol göstermiyoruz. Problem üretiyoruz, çözüm üretmiyoruz...

İnanılmaz önyargı sahibiyiz. İnsanları yaptıklarıyla değil, konumuyla, doğuştan gelen ve değiştiremediği özellikleri ile yargılıyoruz...

Karamsarız, hep en kötü ihtimali düşünüyoruz...

Kibarlığı 'entellik' görüyoruz... Hem de, 'entel' kelimesinin anlamını bilmeden...

"Hem karnım doysun, hem pastam dursun" istiyoruz...

Bilgi sahibi olsak da olmasak da her konuda konuşmayı çok seviyoruz...

Ayrıntıya dikkat edeceğimiz yerde yüzeysel davranıyor, yüzeysel davranılması gereken yerde ayrıntıya takılıyoruz...

Çok çabuk sinirleniyoruz. Küçük hesaplarla insanları ama özellikle de sevdiklerimizi çok kolay kırıyoruz. Affetmemiz çok uzun sürüyor...

Uzun süre bekledikten sonra elde ettiğimiz imkanları, aynı ölçüde çok çabuk bir şekilde kaybediyoruz. En çok beklediğimizi söylediğimiz şey, onu elde edince sıradan bir hale geliyor...

İnandığımız amaç peşinde sağlam adımlar atamıyor, gördüğümüz ilk zorlukta kolaylıkla vazgeçiyoruz...

Kendimize dokunmadığı sürece, haksızlıklar karşısında hep susuyoruz...

Yüzleşmekten kaçıyoruz....

Yüzsüzleşmekten kaçmıyoruz...

Kesinlikle benciliz...

Nefretimizi çok kolay, sevgimizi çok zor gösteriyoruz...

Doğru bulduğumuz ama yapmadığımız şeyleri başkasına hep tavsiye ediyoruz, sanki yapıyormuşçasına bir de uzun uzun faydalarından bahsediyoruz...

Sürekli fikir üretiyoruz, yapabileceğimizi bilmemize rağmen bir adım atıp uygulamaya geçirmeye çalışmıyoruz...

Ders çıkarmıyoruz, aynı hatayı defalarca yapıyoruz...

Hayatımız pişmanlıklarla dolu ve bunun da tek sorumlusu biziz. Adım atmaya üşendiğimiz ya da cesaret edemediğimiz için...

Kısacası; uğraşmıyoruz, araştırmıyoruz, çalışmıyoruz, gevşek ve üşengeciz...

Ve en sonuncusu da...

Alışkanlıklarımızdan vazgeçemiyoruz...


Aliosman.

Mükemmel Olmak

Ben mükemmel değilim ve olmak da istemem. Çünkü eğer olursam, diğer insanlar mükemmellikte kusur aramaya çalışacaklar ve bulamayacakları ...